Son 4 yildir takili kaldigimiz yer, Ödemis - Bozdag yaylasi gölcük gölü. ASIK OLDUK.
Neredeyse Türkiyenin %80 lik kismini görmüs ve kamp kurmusumdur.
Elbette bir birinden çok güzel essiz yerler gördüm.
Gerek yakinligi gerekse dogal güzelligi nedeniyle gölcük favorimiz oldu.
Isviçre alplerini aratmayacak bir güzellige sahip oldugunu söyleyebilirim.
Haftasonu günübirlik gelen yerli piknikçi, zati-müslimlerden sikayet etmeden duramayacagim.
Tüm gün yediklerinin, içtiklerinin hatta çocuklarinin boklu bezlerine varincaya kadar ardlarindan birakip giderler. Aksam
üzeri biraktiklari onca pisliklerini, büyük çöp torbalarina toplayip yol kenarina birakmaktan bikmis durumdayim.
Kendilerine, diger hafta sonu siz yine buraya gelemeyecekmisiniz diye sordugumda, biz her hafta sonu geliriz yanitini
veriyorlar. Sordugum soru karsisinda bazilari utaniyor bazilarinin da surati essek derisi.
Eeee bunca bokun ve sinegin içinde oturmak hosunuza gidiyor mu..??????????????????
Bu keyifsiz konuyu ve pisliklerini dogaya katan memleketim insani barakarak kampimiza dönelim.
UÇARSU bey ilk yili, genelde göl kiyisindaki cayirda yuvarlanarak ve kurumus tezekleri kemirerek geçirdi. Aksam yemeklerinde
baligi tercih ediyordu.
Ertesi yil, yürümeyi orada ögrendi. Çok defa göle düstü.
Dünyanin en taze keçi ve inek sütlerini UÇARSU içiyordu.
Yürümesiyle birlikte sportif balicilik faliyetlerine katilmaya basladi. Genelde misinalar hep karisiyordu. Buna ragmen
baliktan yana hep sansimiz vardi.
Küçük çapli tarimla ugrasan yerel halk UÇARSU yu pek sevdi. Kendi basina köyün tüm evlerini ziyaret eder, mutlaka eli
dolu gelirdi. Zaman zaman kaybolur, bir çoban tarafindan kampimiza geri getirilirdi. Kendinin 3 kati çoban köpekleri ile pek
iyi anlasiyordu. Kuyruklarina var gücüyle asilmasina ragmen, köpekler ona bir kez bile yan gözle bakmadi. Hatta ondan kaçar
olmuslardi.
|
|
|
|
|
|
Canim biricik oglum UÇARSU 6 aylik oldugunda 2001 yilinin agustos ayinda, gölcük'e ilk kampimizi kurduk.
Bir hafta sonra koyun, keçi sürüsü çadirin yanindan geçerken, köpekler üst yoldan dolanmayi tercih eder olmuslardi.
300 yillik oldugu söylenen kestane agaci UÇARSU beyin sahsina özel tuvaleti olmustu. Oradan baska bir yere hacet gideremiyordu.
Bir sonraki yil UÇARSU bey, keçi ve koyun sürülerine çobanlik yapabilecek kadar öz güveni olan biri olmustu. Kendileri
baligin disinda, kurbaga bacagini ve kirpi etinide pek severek yer.Biraz da göl ve canlilarindan söz etmeliyim.
Göl oldukça küçük. Krater oldugunu düsünüyorum. Göl zemininde kaynak oldugu söylenmekte. Tasinan alivyonlarla göl tamamen
dolmak üzere. En derin yeri 2 mt. civarinda. Su bulanik. Kirlendigini söylüyor.
Çünkü bundan 15-20 yil önce, köylü tepeden göle baktiginda suyun cam kadar berrak oldugunu ve içindeki dev sazanlarin
sürüler halinde gezdiklerini görebildiklerini anlatiyorlar. Sistematik arastirmasini yapmadim ama yöre halki o göle özgü sari
sazan olarak adlandirdiklari bir tür yasiyor.
Bilinçsiz vatandasin biri, göle yayin asilamis ve katliamin baslangici olmus. Yayinlar o göle özgü sazan irkini hizla
tüketiyor. Yine köylünün anlattigina göre yakalanan 2 mt. lik yayinin karnindan 2 ser 3 er kiloluk 10 adet sazan çiktigina
tanik olduk diyorlar.
Bu yetmiyormus gibi, bir de israil sazani denilen bir tür göle salinmis. Yayin ve israil sazani, yerli sazanin yumurtalarinin
çoook büyük bir bölümünü tükettigine inaniyorum.
Üçüncü katliam ise yerli halkin gölün içinden eksik etmedigi kilometrelerce ag. Ticari balikçiliga açik mi degil mi bilemiyorum
ama, çok küçük denilebileceek bu gölde balik avlayarak ve satarak gelir elde ediliyor.
Buna tesvigin en basinda bir kaç tane olan oteller ve restoranlar geliyor.
Her yil yetkili mercinin denetimlerde ve yaptirimlarda tamamen yetersiz kaldigina tanik oluyorum. Aglar sudan hiç bir
zaman çikmiyor. 5 cm. lik yayinlar ve sazanlar agda bogularak ölyor ve bir kenara atiliveriyorlar.
|
|
|
|